Strasbourg, hem sıcak havada hem de Noel zamanı görülmesi gereken bir şehir. Sıcak havalar, Strasbourg’un da üzerinde olduğu Alsace şarap rotasını doya doya gezmek için çok uygun bir dönem. Alsace bölgesinde bir sürü bağ, çeşit çeşit yerel şarap var. Güzel havalarda, Strasbourg ve çevresindeki köyleri sırasıyla gezeceğiniz bir tur planlayabilirsiniz.
Ama Noel zamanı, Strasbourg’un ayrı bir güzelliği var. Türkiye’de çok hissedemediğimiz o yeni yıl ruhunu, Strasbourg’un tüm sokaklarında hissediyorsunuz. Zaten Strasbourg’un lakabı “Capitale de Noel” (Noel Başkenti), bu site üzerinden de Strasbourg’daki tüm Noel etkinliklerine, pazarların hangi saatlerde açılıp kapandığına ulaşabilirsiniz. Her ne kadar hava çok soğuk olsa da, şanslıysanız ve yağmur yoksa bence gezmek için hiç bir engel yok. Yağmurun çok şiddetlendiği zamanlarda da en yakın güzel bir kafeye oturup ışıklı ve süslemeli sokakları seyrediyorsunuz.
Mini bir Strasbourg turu:
“Ne kadar kalalım?”
Noel zamanı, Strasbourg ve Colmar için 3 gece 4 gün ayırmak yeterli olacaktır. Çok büyük yerler olmadığı ve Noel pazarları da bir süre sonra birbirine benzemeye başladığı için en ideali 3 gece diye düşünüyorum. Ama çevredeki diğer köylere de gitmek isterseniz (Ribeauville, Riquewihr, Kaysesberg, Eguishme) bu durumda bir gün daha eklenilebilir.
“Nasıl ulaşalım?”
Strasbourg’a İstanbul’dan direk uçuş yok, bu sebeple önce Basel veya Paris’e giderek sonrasında trenle Strasbourg’a geçebilirsiniz. Basel’e uçak bileti daha uygun fiyatlı olduğundan ve Strasbourg’a daha yakın olduğundan bence ilk tercihiniz Basel olmalı. Basel, İsviçre – Almanya ve Fransa sınırında bir şehir. Aslında İsviçre sınırları içerisinde; Basel’e indiğinizde, havalimanında bu 3 ülkeye de çıkış yapabiliyorsunuz.
Fransa ve Almanya çıkışını takip ederek çıkıyoruz. Çıkış kapısının hemen önünde “distribus” yazılı bir tabela var. Buradan, St. Louis tren istasyonuna gitmek için otobüsleri bekleyebilirsiniz. Yarım saatte bir otobüs var, kişi başı 2.5 euro. Otobüsle tren istasyonu yaklaşık 10 dk. Sürüyor. Aynı yerde taksilerde var, biz 4 kişi olduğumuz için taksiyle 10 euro’ya tren istasyonuna geldik. Burada dikkat edilmesi gereken şey, St. Louis – Strasbourg treninin saatleri. Önceden tren saatlerine bakarak, treni yakalayacak şekilde taksi veya otobüs tercih etmek daha mantıklı olacaktır. Tren saatlerini görebileceğiniz siteye buradan ulaşabilirsiniz.
Basel St. Louis garından Strasbourg’a ulaşım; yaklaşık 1 saat 10 dk. Sürüyor. Biz saat 15.30’da Strasbourg’daydık. Otelimizi de tren istasyonuna yakın bir yerde ayarladık. Hem havalimanına hem de Colmar’a ulaşım için tren kullanacağımızdan, tren istasyonuna yakın bir otelde kalmak inanılmaz avantajlı. Ayrıca istasyon (“Gare Centrale”) şehir merkezine de 10 dk. Uzaklıkta, bu sebeple şehri gezmek de gayet rahat.
“Gün gün neler yapalım?”
Öncelikle Noel zamanı sokaklarda yürünemeyecek kadar kalabalık olduğunu söylemeliyim. Restoranlar için mutlaka mutlaka önceden rezervasyon yaptırmalısınız. Rezervasyonlarınızı lafourchette.com üzerinden yaptırabilirsiniz. Site fransızca, ancak kullanımı çok çok kolay. Bir diğer problem de günlerin çok kısa olması. Bu sebeple güne havanın aydınlanmasıyla birlikte en erken saatte başlamak gerekiyor. Ben planımı gündüz görülmesi gereken ve gece de görsem olur dediğim yerlere karar vererek yaptım. Noel pazarları hava karardığında çok daha keyifli olduğu için, gündüzleri daha çok manzaralı yerlere, akşamları da alışveriş ve Noel pazarlarına ayırdım.
Bir de genelde seyahatimdeki planlarımı gün gün yaparım, gezemediğim yerleri de başka günlere kaydırırım. Rahat rahat gezmeyi seviyorum, tabii ki birebir aynı programı uygulamak imkansız. Ama en azından yemek yemeyi istediğim yerleri belirleyip rezervasyon yaptırıyorum. Ve rezervasyon yaptırabildiğim günlere de o restoran/kafe çevresinde gezeceğim yerleri koyuyorum. Aşağıdaki linkten, tam bastırıp seyahat çantasına atmalık, tek sayfalık gün gün nereleri gezdiğimizi gösteren özet programa ulaşabilirsiniz:
Strasbourg_Blondiesontheroadagain
1.Gün: Strasbourg
Place Kléber ve Petit France:
İlk gün Strasbourg’a vardığımızda saat 15.30’du ve hava kararmadan sadece 1 saatimiz vardı. O yüzden hızlı hızlı otelimizden çıkıp önce Place Kléber’e gidip Strasbourg’daki en büyük çam ağacını gördük.
Sonrasında da “Petit France” bölgesine giderek, akşamüstü çayımızı içmek için “Grand’Rue Salon de Thé”ye oturduk. “Salon de thé”, fransızcada “çay salonu” demek. Bu konsepti Fransa’nın birçok şehrinde görebilirsiniz. Açıkçası hem çaycı hem de kahveci bir olarak (daha çok çaycı) benim en sevdiğim kafe tarzı “Salon de thé”ler. Binbir çeşit çay ve inanılmaz lezzetli pastalar var. Ve porsiyonlar çok büyük. Ayrıca tatlılar sizin görebileceğiniz yerlerde sergileniyor, böylece menüye ihtiyacınız olmadan, canınız hangisini isterse hemen onu söylüyorsunuz.
“Grand’Rue Salon de Thé” de, Strasbourg’un en popüler “Salon de thé”si. Gerçekten çok lezzetli tatlıları, nolur kaçırmayın ve mutlaka gidin. Ayrıca menülerinde kahvaltılık ürünler de var. Biz ilk gittiğimizde yer bulamadık, sonra yeniden gittik. Sadece açık olduğu gün ve saatleri gitmeden önce kontrol etmenizde fayda var. Akşam 18.30’da kapatıyorlar, normalde pazarları kapalı ancak Noel zamanı açık. Biz limonlu tart istedik, üzerinde de bezeler vardı. Kırmızı meyveli bir sosla servis ediyorlar. Ortamı da çok keyifli, içerisi kıpkırmızı, tavandan çaydanlıklar sallanıyor.
İlk akşamüstünüzün tadını çıkardıktan sonra, havanın kararmasıyla ışıl ışıl olan “Petite France” bölgesinde turlayabilirsiniz. Noel zamanı şehir akşamları çok daha güzel oluyor, ışıl ışıl.
“Pain d’Epices” Alsace bölgesinde meşhur, baharatlı bir ekmek. Ancak tadı ekmekten çok keke benziyor. Strasbourg’da da bu ekmekleri “Pain d’Epices – Mireille Oster” de tadıp satın alabilirsiniz. Tarçın ve yıldız anason tadı daha çok geliyor, bence lezzetli J
İkinci günümüzde sabah erkenden kalkıp Gare Centrale’e gidiyoruz ve Colmar için biletlerimizi alıyoruz. Trene binmeden önce de “Paul”’den kahvelerimizi ve croissant’larımızı alarak kahvaltımızı trenimizde yapıyoruz. Strasbourg Colmar arası trenle yalnızca 30 dk. Sürüyor.
Riquewihr
Strasbourg da, Colmar da Alsace şarap yolu üzerinde bulunan yerler. Colmar’da tren istasyonundan çıkınca, Alsace köylerine giden otobüslere binebileceğiniz bir durak var. Noel zamanı ekstra otobüslerde koymuşlar. Bu köyler birbirlerine 20’şer dakikalık mesafedeler ve hepsi birbirinden şirin. Biz şaraplar ve peynirleriyle ünlü “Riquewihr”i seçtik. Ancak zamna olsaydı diğerlerine de gitmeyi çok çok isterdim. Aldığınız otobüs biletiyle tüm gün bu köyler arasında gezebilirsiniz.
Riquewihr küçüçük bir yer, Colmar’dan da küçük. Otobüsten inince Noel pazarının içinden yürüyerek ana caddesi “Rue du Général de Gaulle”e ulaşabilirsiniz. Riquewihr’de “cave”lar (mahzenler) göreceksiniz. Buralarda şarap tadımı yapabilir ve beğendiğiniz şarapları satın alabilirsiniz. Bunlardan en meşhurları “Hugel et Fils” ve “Dopff & Irion”mış. Ufak Riquewihr gezimiz sonrasında Colmar’a dönüyoruz, kışın gittiğimiz ve Colmar’ın Noel pazarlarında daha çok zaman geçirmek istediğimiz için diğer köylere gitmedik ancak güzel havalarda giderseniz bence bir gün içerisinde 2-3 köy gezebilirsiniz.
Colmar
Colmar’a geldiğimizde (otobüsler yine tren istasyonunun önüne geliyor) haritalarımıza “Petite Venice” yazarak yürümeye başlıyoruz. Yaklaşık 10 dk sonra da Colmar’ın en popüler noktası olan Petite Venice’e gelmiş oluyoruz. Eğer haftasonu gittiyseniz ne kadar popüler bir yer olduğunu fotoğraf çekilen insanların kalabalığından anlayabilirsiniz
“Rue de la Poisonnerie” sokağından yürümeye devam ederek Lauch nehri kenarındaki sevimli butikleri gezebilirsiniz. Açıkçası Colmar’da şuraları gezmelisiniz diye bir liste yok, sokaklarında kaybolmalık bir köy burası. Ancak yine de liste olarak sıralamak gerekirse:
1. Petite Venise: Rengarenk evlerin olduğu bölge
2. Place du Marché aux Fruits: Güzel bir meydan, rengarenk.
3. Bartholdi Müzesi: Özgülük heykelini yapan Fransız heykeltraş Bartholdi Colmar doğumlu, zamanınız olursa Bartholdi müzesini gezebilirsiniz. Colmar’a arabayla gelirseniz, Colmar’ın girişinde Özgürlük Heykeli’nin bir kopyasını da görebilirsiniz.
4. Rue des Marchands: Rengarenk bir sokak
Colmar’da Michelin yıldızlı pek çok restoran var. Akşam yemeği için bunlardan birine rezervasyon yaptırabilirsiniz. Ben L’Epicurien’in çok iyi olduğunu duydum ancak gitme fırsatım olmadı. Restoranların ortalama fiyatlarına trip advisor üzerinden bakmanızı tavsiye ederim. Küçük ve oldukça turistik bir yer olduğundan bazı restoranlardaki fiyatlar çok yüksek. Ya da Noel zamanı gittiyseniz bizim gibi Noel pazarlarında inanılmaz lezzetli hotdog’lar veya crèpe’ler yiyebilirsiniz.
Geç saatlere kadar 30dk.’da bir Strasbourg’a tren var. Dönüş için hiç acele etmeyin.
3.Gün: Strasbourg
Barrage Vaubon ve Pont Couvert
Sabahtan ilk durağımız Barrage Vaubon: Burası zamanında hem şehri su bakınlarından korumak hem de şehre gelen gideni takip edebilmek amacıyla yapılmış. Barrage Vaubon’u görebileceğiniz Pont Couvert ise, çok şirin evlerin olduğu bir bölge, en meşhur ev de aşağıdaki ev. Strasbourg yazınca ilk çıkan fotoğraflardan biri bu evin fotoğrafı. Burası aslında bir ev değil, aileler ve çocuklar için psikolojik klinikmiş. Bazı günler kapısı kilitli olabiliyor, özel mülk olduğu için. Ancak umarım şansınıza gittiğiniz gün açık olur, çünkü gerçekten çok güzel fotoğraflar çıkıyor.
Place Gutenberg
Pont Couvert’i gördükten sonra, Petite Venise’e doğru yürüyoruz, sonrasında da Grand’Rue üzerinden “Place Gutenberg”e ulaşıyoruz. Burası da yine pazarların kurulduğu bir başka meydan. Yalnız burada diğer pazarlarda görmediğimiz inanılmaz lezzetli somonlu sandviç yapan bir yer var. Hiç aç değilseniz bile bir taneyi paylaşın gittiğiniz kişiyle, pişman olmayacaksınız. Veya bizim gibi Kehl’e geçmeden önce bu meydana uğrayıp öğle yemeği olarak yiyebilirsiniz. Strasbourg’daki yerler birbirine çok yakın.
Strasbourg Katedrali
Place Gutenberg’den sonra da “Rue Mercière” sokağından Strasbourg Katedrali’ne geliyoruz. Bu sokağı özellikle söyleme sebebim, katedralin gerçekten çok çok ihtişamlı göründüğü bir sokak. Katedralin ziyaret saatleri değişiyor, mutlaka gitmeden önce internetten kontrol edin. Katedralin içerisinde astrolojik saat var, Prag’a daha önce gidenler bu saatin bir benzerini old town’dan hatırlayacaklar. Bu astrolojik saat kilise inşa edildiği 1200’lü yıllardan beri hiç durmamış.
Saint Paul Kilisesi
Buradan da yaklaşık 10 dk yürüyerek, “Saint Paul” kilisesine gelebilirsiniz. Bu kiliseyi en güzel görebileceğiniz yer “Pont Royal” köprüsü. Bu uzun yürüyüşün üzerine de nehir kenarında, “Quai des Pecheur” deki kafelerde (Fransızca’da balıkçı rıhtımı demek) kahvenizi içebilirsiniz. Burası akşamları da çok keyifli oluyor.
Kehl
Bu kadar sınıra yakınken, Strasbourg’dan yürüyerek (Avrupa Köprüsü üzerinden) veya tramvayla Almanya’nın Kehl şehrine de geçebilirsiniz. Tramvaydaki D hattının (“Tram D”) son durağı “Kehl – Rathaus”, Strasbourg merkezden yaklaşık 20dk’da tramvayla geçebilirsiniz. Yürümek isterseniz (ki hava güzelse yürüyerek ülke geçmek çok keyifli) “Pont de l’Europe” (Avrupa Köprüsü) üzerinden yürüyerek geçebilirsiniz. Havaların güzel, günlerin uzun olduğu zamanlarda bu seçenek çok daha keyifli oluyor.
Kehl, alışveriş açısından Strasbourg’dan çok daha uygun fiyatlı bir şehir. Özellikle kozmetik ve market alışverişi yapacaksanız (çikolata vs.) Kehl’den almanızı ve yanınızda büyük bir sırt çantası götürmenizi tavsiye ederim. Zaten alışveriş dışında da yapılacak fazla bir şey yok burada, en fazla 2 saat geçirebiliyorsunuz.
Döndükten sonra akşam yemeğine kadar olan zamanımızda “C’est Si Bon” da inanılmaz bir waffle yiyoruz ve Galerie La Fayette’i geziyoruz. Rue des Francs Bourgeois caddesindeki “Tiger” ve Kleber meydanında bulunan “Les Boutiques de l’Aubette” pasajındaki “Hema” benim Avrupa seyahatlerindeki favori mağazalarım. Zamanınız kalırsa mutlaka uğrayın.
Akşam yemeği için bir “Le Tire-Bouchon”u tercih ettik. Ancak birçok restran önerisi okumuştum, sizlerle onları da paylaşacağım. Le Tire Bouchon tüm Alsace yemeklerini bulabileceğiniz bir restoran. Strasbourg bölgesinin en ünlü yemekleri:
Choucroute: lahanalı, sosisli ve etli bir yemek
Tarte Flambée: pizza ile pide arasında üzerine Strasbourg’un meşhur peyniri “Munster”in eklendiği bir yemek.
4.Gün:
4. gün dönüş günümüz olduğundan, sabahın köründe kalkıp tren istasyonunda kahvelerimizi ve sandviçlerimiz alıp hemen trene bindik. Yine geldiğimiz şekilde önce Starsbourg’dan St. Louis garına, St. Louis garından da gelirken bindiğimiz otobüslerle Basel havalimanına ulaştık. Dönüşte, gar çıkışında taksi bulmak zor, o sebeple otobüsü beklemeniz gerekiyor. Max. Bekleme sürenize (30 dk.) göre St. Louis garında olmanızı tavsiye ederim.
Unutulmaması gerekenler:
1. Bretzel tatmak
2. Alsace bölgesinin kırmızı şarabı Pinot Noir ve beyaz şarabı Pinot Gris’i tatmak
3. Akşamüstü Salon de thé’lerden birinde nefis bir tatlıyla çay içmek
4. Noel zamanı gittiyseniz, mutlaka ama mutlaka “Rue des Orfèvres” den geçmek (en güzel süslenmiş sokak)
5. C’est si Bon’da waffle yemek
6. Kleber meydanındaki dev çam ağacının önünde yeni yıl için dilek dilemek
7. Maison des Pont Couvert’de fotoğraf çekilmek
8. Sokaktaki kestanecilerden (“Marrons Chauds”) kestane alarak sokaklarda dolaşmak
Notlar:
Hava güzelse planlarınıza Parc de l’Orangerie’yi de ekleyebilirsiniz. Ancak soğuk havalarda parkta gezmek biraz insanı üşütüyor.
Deneyemediğimiz ancak önerilen diğer restoranlar: Le Gruber, Le Clou, La Corde à Linge
Çok daha fazla fotoğraf ve bahsettiğim sokakların, restoranların, kafelerin harita üzerindeki konumlarını görebilmek için instagram sayfamı takip edebilirsiniz.
Sevgiler,
Pırıl